Macar asıllı Mihaly Csikszentmihalyi, bugün psikoloji alanında mutluluk ve yaratıcılık konularındaki en önemli araştırmacılardan biri olarak kabul edilmektir. Kendisi yapmış olduğu bir konuşmada, çocukluk döneminin ikinci dünya savaşı sonrasına gelmesiyle de paralel olarak, işlerini, evlerini, güvenlerini yitirmiş insanlar için hayatı yaşamaya ne değer kılar sorusu üzerinde çok düşündüğünü ve sonrasında da biraz da tesadüf eseri bu soruya yanıt ararken psikolojide karar kıldığını anlatır.
Mihaly Csikszentmihalyi’nin çalışma odağı, günlük yaşam içinde kişilerin kendilerini gerçekten mutlu hissettikleri anlar olmuştur. Yaratıcı insanlarla çalışırken, onların yaratma anlarındaki duygu durumlarını tanımlamak üzerine çalışmıştır. Flow (Akış) ve Creativity (Yaratıcılık) adlı kitaplarında bu konuları işlemiştir.
Farklı alanlarda yaratıcı olan kişilerle yapılan görüşmeler ve onların yaratıcılık anlarında neler yaşadıklarını/ yaşamadıklarını anlatmaları, Mihaly Csikszentmihalyi’nin çalışmalarının temelini oluşturmaktadır.
Müzik alanından birkaç cümle: “Öyle gerçek dışı bir duruş ki, ellerim benliğimi reddediyor sanki ve bağımsız hareket ediyorlar. Ben ise sadece müziğin akışını gözlemleyebiliyorum, hangi sakinleştirici bir şeyler içmişim gibi”
Şair’in notlarından: “Hiçbir yerin ortasına açılan bir kapıyı açmak gibi bir şey. Oraya gitmek durumundayım ve devamında içinde kayboluyorum. Bildiğimiz hiçbir dış dünya kuralı orada çalışmıyor, yerçekimi bile yok.”
Artistik patinaj dalında olimpiyat sporcusu der ki: “Her şeyin yolunda olduğunu hissediyorum, sadece otomatik pilota devretmiş gibiyim. Hiç düşünmüyorum, müziğe kendimi teslim ediyorum ve oluyor.”
CEO’nun paylaşımları: “Her zaman başarılı olmak istedim. Benim başarı tanımım dünyaya bir şeyle kazandırmak ve bunu gerçekleştirirken de mutlu olmak.”
Devamında tüm dünya genelinde Dominik’deki rahiplerden, Himalaya’lardaki çobanlara kadar eğitim ve kültür farklı gözetmeden yapılan 8.000’i aşkın kişiyi kapsayan çalışmalar sonucunda; “akış” halinde denebilmesi için bir kişinin nasıl hissettiğini tanımlayan yedi unsur şöyle olmuştur:
1. Tamamen yapılan işe odaklanmak ve yüksek konsantrasyon
2. Günlük gerçekliğin dışında yaratıcı olmanın uyuşturucu etkisini hissetmek
3. Ne yapılması gerektiğini çok iyi bilmek- kendi içinde net olmak
4. İşin yapılması için gereken becerilere sahip olmak
5. Dinginlik içinde olmak- hiçbir endişe, kaygı taşımamak
6. Zamansızlık- sadece anın içinde olmak geçmiş ve gelecek zamanı düşünmemek
7. Yaratılan işin kendisini ödül olarak görmek- içsel motivasyon
Csikszentmihalyi’nin yaptığı çalışmalar sonrasında “Akış” hali ve diğer duygu durumları grafikte gösterildiği gibi işin zorluk algısı ve kişinin ilgili becerilerinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Her kişinin beceri ve zorluk olarak değerlendirildiğinde kendi orta noktası bulunmaktadır ve kişiye özel bu orta noktadan hareketle sahip olunan beceriler ve zorluk algısı ne ölçüde akış sağlayabilecek ve yaratıcıkla sonuçlanabilecek söylenebilmektedir. Canlanma aşamasındaki bir duygudan söz ediyorsak, algılanan zorluğun derecesinin çok yüksek bununla birlikte sahip olunan becerilerin de biraz yetersiz kaldığını görebiliriz. Akış halinin komşu alanı bize şu mesajı vermektedir; yeni beceriler kazanmak, sahip olan becerileri geliştirmek, güvenlik çemberini biraz zorlamak ve öğrenme sürecinde ilerlemek akış haline de beraberinde getirecektir. Becerilerin artması, algılanan zorluk derecesini de düşürecektir…
Kontrol alanına baktığımızda sahip olunan/ sergilenebilecek becerilerin algılanan zorluk düzeyinin üzerinde olduğu için, her şey kontrol altında tadının, akışa geçmeyi ertelediğini görebiliriz. İşin içine biraz daha zorluk katmak, eksik olan heyacanı ve akışı sağlayacaktır.
Sonuç: Becerilerimizi ve algıladığımız zorluğu tanımlamak, hangi alanda akış yaşamak istediğimizle bağlantılı olarak ilk adım olacaktır.