Olağan Psikoloji son altmış yıl içinde neleri iyi yaptı?
Depresyon, alkolizm gibi, kişilerin normal yaşamlarını sürdürmelerine engel teşkil edecek teşhisleri koymak ve bir kısmını da iyileştirmek yolunda olağan psikoloji son altmış yılda çok önemli yol aldı. Klinik çalışma grupları, karşılaştırmalı deneyler, biraz da psikiyatrinin alanına taşarak söyleyebileceğimiz, genişleyen Teşhis Kılavuzları, insanları normal yaşamlarına döndürebilmek için iyi çalıştı. Kişinin normal hayatını sürdürebilmesi, olağan psikolojinin bakış açısıyla artık üzerinde çalışılması gereken bir sorun olmadığı anlamına gelmekteydi.
Olağan Psikoloji son altmış yılda neleri unuttu?
Pozitif Psikoloji ile önümüzdeki on yılda neler değişebilir?
Birinci Mutluluk, duyulan hazzın bir sonucu olarak görülmektedir. Epikür ya da Faydacılara -Jeremy Bentham- yakın olabilecek bir tanımlama olarak değerlendirilebilir. O an itibarıyla ne kadar haz duyduğumuz, yaşadıklarımızın ne kadar tadını çıkartabildiğimiz aldığımız zevkin ölçüsü olmaktadır. Bunula birlikte, sadece anlık olan hazların çok da uzun soluklu olmadığı hepimizin bildiği, yaşadığı bir gerçek... Çikolatalı dondurmanın ilk kaşığından alınan haz ile, ikinci porsiyonun son kaşığından alınan hiç bir zaman aynı olmamıştır.
İkinci Mutluluk ise, daha çok erdemli olmakla ilgili olduğundan, kişi için "zamanın durduğu" anlarla ilgilidir. Aristo'nun, hayatın bütününün erdemli şekilde sürdürülmesinin sonucu larak elde edilecek ödül olarak tanımladığı mutluluk, İkinci Mutluluk başlığı ile örtüşmektedir. Mihaly Csikszentmihalyi'nin akış olarak tanımladığı, kişilerin yaratıcılıklarının ve mutluluklarının en yüksek olduğu bu anlar da İkinci Mutluluk olarak değerlendirilebilir. Birinci Mutlulukta duyulan zevk, kişinin tamamen farkında olduğu bu deneyim olurken, akıştan bahettiğimizde kişi hiç düşünmeden, belki hiç bir eşy hisetteden, dış dünyadan bağımsız ne yapıyorsa onunla tamamen bütünleşebilmekte, bir olabilmektedir. Saatin kaç olduğunu fark etmeden resim yapmak, gecenin bir anında kalkıp bir şeyler yazmak ya da huzur içinde yürüyüş yapmak gibi...
Üçüncü Mutluluk ise yaşama anlam katabilmekle ilgili olduğu için bir anlamda İkinci Mutluluk ile aynı paralelde yer almaktadır. Kişinin güçlü yanlarını keşfedebilmesi ve bu güçlü yanlarını yaşamının çeşitli alanlarında daha da fazla kullanabilmesi için fırsatlar oluşturması, kendini gerçekleştirmesi ve gerçek anlamda uzun süreli tatmin yaşamasını sağlayacaktır. Cesaret, yaratıcılık, adalet, merak, iyimserlik, sosyallik gibi güçlü alanların, hangilerinin kişi için ilk sıralarda yer aldığını keşfetmek ve bu güçlü yönleri öne çıkartacak fırsatlar yaratmak pozitif psikolojinin çalışma konusu olmaktadır.
Eğer üç mutluluğun olduğunu da söyleyebiliyorsak, yaşamdan duyulan tatminden de söz edebiliriz. Bununla birlikte İkinci ve Üçüncü Mutluluğun yaşam kalitesine olan katkısı çok daha yüksek olmaktadır. Her iki mutluluğu ön koşul olarak kabul ettiğimizde, Birinci Mutluluk dondurmanın üzerindeki krema olacaktır...