Bir film izledim kafama dank etti:)

Biraz evvel  fransız yapımı Lübnan’da çekilen bir filminden çıktım.”Et Maintenant, on va ou?-Peki şimdi nereye? filmin adı. Hıristiyan ve müslümanların birlikte yaşadığı bir köyde, memleketlerinde çıkan iç savaşın uzantısı olarak köyün gençlerinin, babalarının, kocalarının öldürülmüş olduğu; geride anneler ile eşlerin, daha ufak gençler ile çocuk ve yaşlıların kaldığı; elde yas ve nefes tutmaktan başka birşeyin kalmadığı kara bir sahne ile başlıyor film. Birlikte büyümüş, oynamış aynı kızı sevmiş en fazla bunun yüzünden kavga etmiş gençler arasındaki çatışmalar sonucunda evlatlarını kaybetmiş annelerin durumu en acısı. Geride kalan tek bir başkasının çocuğunu bile bu saçma savaş için harcamak istemiyorlar. Gelgör ki, imam da papaz da gençleri barış noktasına çekemiyor.

Ve kadınlarO) Ah biz. Muhteşemiz. Taptaze, gencecik, fıstık 5-6 kızı köylerine getirtiyorlar. Umdukları şu; erkekler yeniden yaşamın ne demek olduğunu hatırlayacak, o kadınları arzulayarak hayata tutunacak ve birbirleri ile kavga etmeyi kesecek. Kızlar köye geldiğinde hepsi bir telaş nihayet traş oluyor, saç kesimine berbere gidiyor, yıkanıyor filan ama tabii bir süreliğine. İlk fırsatta yine en ufak bir bahane ile müslüman hıristiyan arası çekişme ve kavga başlıyor. Ve bir hıristiyan anne, bir evladını daha silahlı çatışmada yitiriyor. Önce onun öldüğünü saklıyor; büyük oğlu da bu anlamsız kavgaya devam etmesin diye. Ama sır çabuk ortaya çıkıyor ve anne kendi oğlunu yaralıyor ki silahlara sarılıp savaşa gitmesin.

Yine de bunların hiçbiri çare olmayınca ne yapıyorlar dersiniz? Bir gece, haşhaşlı kekleri yapıp tüm erkekleri köyün kahvesinde topluyorlar. Onlar yedikçe neşeleniyor, neşelendikçe kavgayı unutuyorken, bu muhteşem kadınlar onların cephaneliğini başka yere taşıyor, toprağın dibine gömüyorlar. Ertesi sabahki sahne şahane; erkekler hıristiyan karılarını, annelerini örtünüp müslüman olmuş namaz kılarken buluyor. Müslüman olanlar ise boyunlarına hac takıp, normal giysilere bürünüyorlar. Erkekler başlangıçta şaşırıp öfkeleniyor ancak kadınlar kararlı: “Ben de artık onlardanım, önce beni öldürmekten başlamalısın” diyorlar.

Kendileri için anlamın, değerin analar, eşler, bacılar olduğunu anlayınca erkeklere olanı kabullenmek düşüyor. Tek sorun öncesinde hıristiyan olan annenin evladının hangi mezarlığa gömülecek olması.

Bana ne dank etti yine? Farklı bakış açısından deneyimleyebilmenin inanılmaz gücü. Sıkıştığımız, mutsuz ve haksızlığa uğradığımızı düşündüğümüz o anlarda farklı bakış açısına geçebilmek için o muhteşem neokorteks sistemi kullanmanın inanılmaz değeri ve kolaylığı içimi aydınlattı. Çare bizde, tam da neokortekste. Olumsuzu algılamayan, geleceği oluşturan, çözüme odaklanabildiğimiz o yerde.

Beyin cerrahı Dr. Daniel Amen “Magnificent Mind At Any Age” adlı kitabında, 25 yaşına kadar ancak gelişimini tamamlayan beynimizin neokorteks alanına nasıl iyi bakmamız gerektiğini anlatıyor. En basitinden bisiklete, motorsiklete binerken kask takmak, tehlikeli sporlar yapmamak, başımızı her tür darbeden korumanın yanısıra içeriden de bol su, doğru beslenme, yeterli uyku ile bakmamız gerektiğinin önemini anlatıyor. Sağlıksız yaşamın (içki en fenası, kan akışını yavaşlatıyor beyin yeterince beslenemiyor, beyin ölen hücreleri yeniden yenilese de, sistem onları tekrar öldürmeye odaklanıyor) dışarıdan alınan darbelerin yanı sıra; inatçı, kavga eden, huysuz, tartışan, olumlu ortamlarda kalma şansına sahip olmamış biri iseniz , kolunuzda oluşan bir çizik gibi neokortekste derin çukurlar, çizikler oluşuyor.

Bu yüzden binlerce kitap da okusanız, nasihat, koçluk, terapi de alsanız olumlu düşüncelere sahip olamıyorsunuz. Gülümsemek artık daha az işe yarıyor. İçinizden birşey yapmak, canlanmak, hayata tutunmak gelmiyor. Sebebi ise basit; beyniniz fiziken arızalandı. İleriki yaşlarda alzheimer, parkinson hastalıkları ise işin daha kolayca teşhis edilebilen ve rık geri dönüşü olmayan alanları. Muhteşem beynimiz oysa; sağlıklı beslenmeye, içki dışarı- su içeri, olumsuz enerjiler dışarı-spor içeri, sevilen arkadaşlar içeri durumu yarattığınızda kendini yeniden tazeleyip, o çukurları çok güzel doldurabiliyor.

Can Karaburçak