Can Sıkıntısı

Sıkıntı tüm kötülüklerin kaynağıdır. Kierkegaard

Can sıkıntısı, adından da doğal olarak anlaşıldığı gibi, kesinlikle çok heyecanlı, renkli ve eğlenceli bir konu olmadığı için çok da fazla yazılmış, çizilmiş ya da üzerinde düşünülmüş bir konu olmayabilir. Ancak tüm toplumun yüzde onunun depresyon ile en az bir kez tanıştığını kabul eden klinik çalışmalardan yola çıkarak, tüm toplumun en az bir kez can sıkıntısı ile baş başa kaldığını -bir kanıta dayanmamakla birlikte- savunabilirim.
Canımız sıkıldığında “canım sıkılıyor” diye içinde bulunduğumuz durumu sözel olarak ifade ederiz, aslında can sıkıntısının nedeni anlam bulamamak, keyif almamak olduğu için, ifade şekli de aynı paralelde “edilgen” olmaktadır.
Can sıkıntısı için yapılacak bir şeylerin kalmaması her zaman ön koşul değildir. Hazırlanacak bir dolu rapor kişiyi beklerken, kişinin canı çok sıkılabilir, çünkü yaptığı işte bir anlam bulamamaktadır, dolayısıyla da böyle bir durumda can sıkıntısından kurtulmak için belki de her şey normal seyrinde giderken çok da görüşmediği eski bir arkadaşını arayabilir, sadece havadan sudan konuşmayı isteyebilir. Aynı örneği yapılacak bir dolu ev işine anlam vermekte zorlanan ev kadını için de yineleyebiliriz, bu durumda “renksiz yaşamını renklendirmek” için birçok televizyon programı alternatif olabilmektedir, haydi evlenelim reality showları, hafta sonu sürprizi magazin programları ya da saatlerce bitmek bilmeyen yarışma programları bu nedenle kocaman izlenme oranları ile yaşamlarına çok da rahat devam edebiliyorlar. Yarın ki sınavı için ders çalışmak durumundaki tipik bir öğrenci de uykusu gelene kadar myspace.com, facebook.com’da dolaşıp, uyumadan önce iyimser bir tahmin ile otuz dakika sınav için hazırlanabilir.
Can sıkıntısı ve yemek yeme alışkanlığımız arasındaki ilişki de eğlenceli bir paragraf giriş cümlesi olabilir. Aç değilizdir, daha yarım saat bile olmamıştır öğle yemeğinden döneli, ancak bizi bekleyen, karşılıklı bakıştığımız iş o kadar sıkıcıdır ki, o işi yapmak hiçbir anlam ifade etmemektedir. Hayır oynamıyorum diyebilecek cesaret de yakınlarda görünmüyorsa, “mış” gibi çalışmaya devam edebiliriz, Ancak çalışmaya meşru aralar verebilmek için çay, kahve ve atıştırma molaları gözle görülür bir şekilde artar ki, bu artış kısa zamanda tartıdaki ibreye de yansır.
Can sıkıntısı ve kredi kartı ekstreleri arasındaki ilişki de yemek doyumsuzluğu gibi, tüketim doyumsuzluğunun bir sonucu olmaktadır. Bir ayakkabı ve iki çanta daha satın almak can sıkıntısına iyi gelebilir, ancak etki süresi fatura bedeline kıyasla çok kısa olacaktır.
Can sıkıntısında “eyvah, dünya yanıyor, hepimiz öleceğiz” paniği yoktur, bir şeyleri kaybetmenin telaşı da yoktur, can sıkıntısı sadece yavaş yavaş yok oluş tadındadır. Canınız sıkıldığında hayata dahil olmazsınız, sadece öylece durursunuz, içinizden hiçbir şey yapmak gelmez. Bununla birlikte hiçbir şey yapmamaktan keyif de almazsınız, çünkü yine anlamsızlığa çarpılır.
Can sıkıntısına inat bir şeyler yapabilmek
 Bu başlığı yazmak çok kolay, ancak can sıkıntısının tam ortasında bir şeyler yapabilmek hiç de kolay değil. Bu noktada can sıkıntısının büyüklüğünü, derinliğini anlayabilmek önemli olabilir, şöyle ki durumsal bir can sıkıntısıysa söz konusu durum, kesinlikle geçici ve kısa sürelidir. Hiçbir şey yapmaya bile gerek olmayabilir. Ancak can sıkıntısı ve varoluş sınırlarını sorgulatan bir derinlikteyse Sartre’nin Bulantısındaki sorumluluktan kaçışı çok daha iyi anlayacağınızı söyleyebilirim.
Can sıkıntısı olumlu bir tutum ile ve koçluk yaklaşımı ile bir fırsata bile dönüşebilir.
Can sıkıntısı, yaşamınızın tüm alanlarını masaya yatırmak için etkili bir başlangıç noktası olabilir. Eğer her şey olması gerektiği gibi olsaydı, profesyonel yaşamınızda, ilişkilerinizde, kendinizle olan ilişkinizde bir anlam arayışı nedeniyle canınız sıkılmasaydı, böyle bir arayış da başlamayabilirdi. Can sıkıntısı gerçekten “iyi”, “renkli”, “heyecanlı” dönüm noktaları yaratmak için dip çizgi olabilir.
Koçluk süreci size enerjinizi odaklamak, hayatın içinde olmak ve tadını çıkarmak için yaşamınızın tüm alanlarına dışarıdan bakabilme fırsatı vererek, hem farklı alanlar arasındaki dengeyi güçlendirmek adına, hem de her bir alanda neler yapabileceğinize ilişkin yol almanıza yardımcı olacaktır. Fiziksel hedeflerinizi düşündüğünüzde elde etmeniz gerektiği yönünde tüm toplumsal dayatmalar karşısında iyi yanıtlarınız olduğunu düşünebilirsiniz, hatta bu durumda canınızın sıkılmasını şımarıklık olarak algılayıp, kendinize bile itiraf etmeyi erteleyebilirsiniz. Bununla birlikte kendinize odaklanabildiğiniz, ilişkilerinizde karşınızdaki kişinin içini hissedebildiğiniz anlar ya da ardınızda bırakmak istediğiniz izler için şu anda yaptıklarınız sizi ne ölçüde tatmin ediyor?
Koçluk, güçlü yönlerinizi keşfedebilmeniz ve güçlü yönlerinizi yaşamınızın tüm alanlarına denge ile yansıtabilmeniz için en etkili araç olacaktır.
Birkaç koçluk sorusu örneği
1.      Fiziksel hedeflerinizi düşündüğünüzde şu anda kendinizi ne ölçüde mutlu hissediyorsunuz?
2.      Kendinize odaklanabildiğiniz anlar, yaratıcılık potansiyelinizi değerlendirdiğinizde tatmin düzeyinizi bir ile on arasındaki bir skalada kaç olarak tanımlarsınız?
3.      Diğer insanlarla olan ilişkilerinizde hatırlanacak anlar yarattığınız sahneler sizi ne ölçüde mutlu ediyor?
4.      Var oluşunuza anlam katan ya da ardınızda bırakmak istediğiniz izlere ilişin duruşunuzu yaptıklarınızı değerlendirdiğinizde kendinizi aynı skalada kaçta görüyorsunuz?
5.       Farklı dört alanı da harekete geçirecek ilk başlık ne olurdu?
6.      Yaşamınızın farklı alanları arasındaki dengeyi kurmak/ pekiştirmek için neler yapabilirsiniz?
7.       Bu konuda kararlılığınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
 Koçluk şapkasını çıkarıp, “ah ve kam” kesip yazdığım can sıkıntısı yazısı için alternatif son cümle:
Can sıkıntısının en etkili, en hızlı yanıt veren çaresi aşık olmakJ Çünkü aşk ve can sıkıntısı bir arada ASLA VE ASLA yaşayamazlar.