Cesaret Üzerine

Cesurlar bir kere, korkaklar her zaman ölür.- Sheakespeare

 
Korkak aslanın Oz büyücüsünden dileği olan cesareti, biz de istediğimiz hayatı yaşayabilmek için istiyoruz. Bazen sadece bir adım atmak için, bazen bir şeylerin adını koyabilmek için, bazen bir şeyleri değiştirebilmek ya da yakalayabilmek için istiyoruz.
 
Şu ana kadar tüm yazdıklarıma şöyle bir baktığımda, mutluluk, yaratıcılık, aşk ve karar almak hepsinin dayandığı sınır değer cesaret. Uzun zamandan bu yana cesaret ile ilgili yazmayı birkaç giriş cümlesini zihnimde kurgulayacak kadar istemekle birlikte, konunun öneminden dolayı belki de bu cesareti göstermekte zorlandığımı itiraf edebilirim. Kendime de itiraf etmekten kaçmanın en güvenli yolu olarak, başka konulara odaklanmayı seçtim. Ancak ben, zihnim, sezgilerim ve yazılarım hepimiz çokiyi biliyorduk ki, eninde sonunda cesaret üzerine bir şeyler yazılacak, nokta. İşte bu o cesaret yazısı, doğum gününün bir öncesinde yazılmış olan. Yazdıktan sonra ne kadar mutlu olurum, daha fenası birkaç gün sonra nasıl keşke diye başlayan cümleler kurarım hiç bilmiyorum, ancak yazıyorum… Sadecerisk nedir sınav sorusuna boş kâğıt veren öğrenci gibi hissederek yazıyorum.

Düşünceler ve Eylemler
Gün içerisinde birçok farklı duygu hali yaşıyoruz, seviniyoruz, üzülüyoruz, kızıyoruz, ya da keşke ile başlayan cümleler kuruyoruz. Sonrasında ise özgün keşkelerimiziyada neden isteklerimizi gerçekleştiremediğimize ilişkin rasyonel gerekçeler üretiyoruz. Bazen de başında keşke olmayan parlak düşüncelerimiz oluyor, yine rasyonel bir takım gerekçelerle onları erteliyoruz, ya da gelecek zaman kipinde fiillere dönüştürüyoruz. Ya da sadece belki hiç düşünmeden, birlerinden duyduğumuz için, televizyonda ya da bir dergide rastladığımız ve hoşumuza da gittiği için yeni fikirlerden bahsediyoruz. Şu anda birkaç örnekle devam etmek için iyi bir yere geldik.O
 
Bir düşünce: “Yazın deniz, güneş ve kum tatilleri yapmaktan sıkıldım.” Bu cümleyi her yıl inatla tekrar edip, bir sonraki yıl farklı bir şeyler yapmak üzere bu yıl da çocuklar rahat ediyor diye yemek kuyruklarında sıra beklediğiniz, yemekten sonra da animasyon ekibinin gösterilerini izlediğiniz her şey dahil tatil köyüne gidebilirsiniz.
 
Bir düşünce daha:“Vermem gereken birkaç kilo var.” Son kaç yıldan bu yana aynı birkaç kilo sizin tarafınızdan verilmeyi bekliyor. Siz bu cümleyi kurduğunuzda, arkadaşlarınız size “Canım, senin mi fazlan var, valla inceciksin, biz ne yapalım o zaman” der ve kocaman bir çikolatalı pasta ısmarlanarak konu tatlıya bağlanır.
 
İşle ilgili bir düşünce: “Daha önce hiç yapılmamış bir fikrim var. Internetüzerinde satıcılarla, alıcıları (yemek, tasarım, arkadaşlık, hediye hiç fark etmez) bir araya getirecek bir yazılım olsa, nasıl zengin oluruz, milyon milyon dolarlar kazanırız.” Belki biraz daha iş ve pazarlama planı üzerinde çalışılmaya ihtiyaç duyan bununla birlikte, sadece akşam sohbetlerinde ticari zeka havası atmak için ideal bir cümle olduğu tartışmasız.” Ya da aynı sohbetlerde Amerika’da olan ancak Türkiye’de olmayan bir ürün ya da hizmet fikri de popüler fikirler sıralamasında ilk üç adayıdır.
 
Hayata geçmeyen vizyon halüsinasyondur. –Thomas A. Edison
Bu noktada, örneklerin ardından cesaretin tanımını yapabiliriz; tüm bu düşünceleri eylem adımlarına dönüştürmek ve yapmak cesaretin tanımı olacaktır. Çünkü fikrin annesi ve/veya babası olarak bir şeyler yapmadığımızda, fikir kendisini gerçekleştirecek birilerini mutlaka bulacaktır. (Bu gerçek için Senem Burkutoğlu’na çok teşekkürler) Hikâyenin devamını da çok iyi biliyoruz, biraz üzerinde düşündüğümüzde bulmakta hiç de zorlanmayacağımız birkaç örnek hemen bulabiliriz.

Bak ben demiştim, inanmıyorum nasıl böyle bir site açtılar, şimdi de pek bir tutuldular.”
 
“Geçen ay konuşuyorduk daha, şu köşeye küçük bir sandviç, salata yapan bir açılsa, öğlenleri deli gibi iş yapar, bak on beş güne kalmaz açılıyor.”
 
“Cesaret ile ilgili bir kitap yazacaktım ya, içinde illüstrasyonlar olan, onu da yapmışlar.”

Duşta hemen hemen herkesin aklına parlak bir fikir gelmiştir. Ancak farkı yaratan, duştan sonra bu konuda harekete geçen kişidir. – Nolan Bushnell (Atari’nin kurucusu)

Kendimizin Daha İyi Bir Versiyonu Olabilmek
Eğer istersen, çok istersen mutlaka başarırsın, dünyada bir kişi yaptı ise sen de yapabilirsin gibi heyecanlandıran ifadeler, bir motivasyon konuşmasında çok da etkili olabilirken, ben gerçek hayatta biraz daha temkinli olmaktan yana olanlardanım. Ne istersek, en iyisinden olabileceğimize ilişkin soru işaretlerim var, ancak şu anda olduğumuzdan daha iyi bir versiyonumuz olduğuna da inanıyorum. Kitabımın en çok satanlar listesinde haftalarca kalması güzel bir temenni olabilir, ya da ödüller alması da çok hoş bir istek olabilir, ne kadar gerçekçi olduğunu tartışabiliriz. Ancak bir kitabımın olması için bir şeyler yazmak, blog da yayınlamak şu aşamada benim için cesaret örneği… Biliyorum ki son birkaç yıldır, yazmak istiyorum deyip “işlerimin yoğunluğundan” erteleyenlerdendim. Şimdi ise sadece yazıyorum ve yayınlıyorum. Belki yayınlamadan tekrar tekrar okusam, bir dolu yazım hatası dışında anlam kaymala
rı ya da akışta çok da yerine oturmayan bir şeyler bulacağım, hiç de zor olmayacaktır eminim. Ancak sadece yazmak ve yayınlamak, mükemmeliyetçiliğe hiç bulaşmadan ilerlemek bugün benim cesaret tanımım.
 
İki soru:
1.Yaşamınızın hangi alanında cesareti tanımlamak istersiniz?
2. Sizin cesaret tanımınız nasıl?

İyi haber: Hepimiz yürümeyi defalarca düşerek öğrenecek kadar çok cesurduk. Şimdi tekrar hatırlayabiliriz, eğer gerçekten istiyorsak hatırlayabilirizO

Son soru: Cesaretinizi hatırlamak için neler yapabilirsiniz?

Ek bilgi: Cesaret yapılan birçok çalışmada olumsuz duygu durumlarından, titreşimi yüksek olumlu duygu durumlarına geçerken sınır değer olarak tanımlanmaktadır.Dr.David R.Hawkins “Power vs Force” adlı kitabında kineziyoloji (insan bedenin hareketlerinin/ tepkilerinin incelenmesi) ile farklı deneyimleri logaritmik bir şekilde “Bilinç Düzeyi Haritasında” konumlandırırken, cesareti sınır değer olarak göstermiştir. Nefret, acı, korku ve doyumsuzluk gibi değerlerin titreşimlerinin düşük kaldığını, cesaret ve sonrasındaki doğallık, kabul etme, sevgi gibi değerlerde ise titreşimin yükseldiğini klinik çalışmaları sonrasında söylemiştir.
Clare Graves’in on beş yıl süren dünya değer sistemi çalışmasında ise ikinci derece düzeye geçiş için sınır değer yine cesaret olarak tanımlanmıştır. Kişiler cesaretlerini keşfettiklerinde rekabet anlayışı kıtlık anlayışından bolluk bilincine dönüşmektedir. Çatışmaların, sınırların anlamını yitirmesi için yine cesaret öne çıkmaktadır.