Çocukça Sorular Sormak

Yaklaşık bir sene sonra Eren “Neden” diye başlayan müthiş sorular sormaya başlayacak.
-Neden gökyüzü mavi?
-Neden çiçek pembe?
Şahane yanıtlar verecek, nefis saptamalar ve genellemeler yapacak.
Ben de bir aksilik olmazsa tüm anneler gibi bu çocuk(lar) ne kadar zeki, nasıl zorluyor, ne diyeceğimi bilemiyorum diyerek tatlı tatlı gururlanacağım.
Peki biz yetişkinler neler soruyoruz? Neleri merak ediyoruz?
-Neden böyle yaptı?
-Ne demek istedi?
-Nasıl böyle davranabilir? gibi soru görünümlü kendimizi nasıl haklı çıkarabiliriz cümleleri kuruyoruz. Ya da daha spor/ siyasi/ ekonomik içeriği olan sorularımız oluyor. Ya da yaşamın, varoluşun anlamını sorularla çözmeye çalışıyoruz.
Peki çocuk sorularımızı ne zaman unuttuk? İçinde gerçek merak olan neşeli sorularımızın başına neler geldi?
Yanıt: Duvarların ardında kaldılar. Oraları tehlikeli alanlar oldu. Biz ise sevgili kurallarımızla birlikle güvenli konfor alanımızda kalmayı tercih ettik. Tıpkı aynı hayatı yaşadığımız diğer “normal” insanlar gibi kendi Truman showumuzu yaratıyoruz. Duvarların ardında ne olduğunu unuttuğumuzda bu yan mutlu bile olabiliyoruz.
Çocukların kendileri ile ilgili bile hiç bir özgürlükleri yokken, inisiyatif alabilecekleri hiç bir yetkinlikleri yokken inatla cesur sorular soruyorlar. Bir şeyleri değiştiriyorlar, bir şeyler öğreniyorlar. Yetişkinler ise o kadar geniş karar alma/ değişimi başlatma/ uygulama becerilerine sahipken hepsini yok sayıp sadece tüketmeyi seçebiliyor. Çünkü yetişkinlerin sorumlulukları var. Sorumluluklarla birlikte neler yapılabileceğini tekrar sorduğumuzda, gerçekten sorduğumuzda, o kadar şaşırabiliyoruz ki.
Soru: Eğer çocuklar da bir yetişkin gibi davransaydı, ne olurdu ya da ne olmazdı?
Çocuklar bizden çok daha özgürler ancak bunu bilmiyorlar. Biz yetişkin olduğumuzda, yapabilir olduğumuzda özgürlüğümüzü kaybetmeye başlıyoruz, hem de bilmeden.
Son soru: Şimdi bir yetişkin olarak  çocukça neleri merak ediyorsunuz?
Mine Kobal Ok, ACC