Duygunun Tavsiyesi

Çocuk, okulda sıra arkadaşına ne kadar çok sinirlendiğini annesine anlattığında, Sizce annenin yanıtı ne olur? “O kadar da sinirlenecek bir şey yok, o da seni zor durumda bırakmak istememiştir. Hem bu kadar küçük bir şeye sinirlenmen anlamsız değil mi?” etrafında dolanan cümleleri duymayı bekleriz.
Pek çocuğumuz bu şekilde büyüdük. Korktuğumuz zamanlarda, aslında korkacak bir şey olmadığını, üzüldüğümüzde üzülmeye değmeyeceğini, canımız acıdığında cesur olmamız gerektiğini, duyarak/ anlamaya çalışarak büyüdük. Tal Ben Shahar Mükemmeli Aramak kitabında Psikolog Haim Ginott referansıyla bu durumu şöyle özetliyor “Pek çok insan gerçek duygularının ne olduğunun farkında olmayacak şekilde eğitilmiştir. Aslında anne babanın rolü, çocuğun duygularına ayna tutabilmek, gerçek duygularını içine tavsiyeler katmadan ona yansıtabilmek olmalıdır. Bir çocuk fiziksel olarak nasıl göründüğünü aynalardan öğrenir. Hissettiklerini ise özellikle anne ve babasından duyduğu sözlerle öğrenir.” Dolayısıyla sadece “anlıyorum, bu durum seni ne kadar üzmüş” demek yeterli olacaktır. Böylece yaşadığı duygunun gerçek olduğunu anlar, böylece onun anlayan anne ve babası olduğunu bilir ve böylece duygularını izlemeyi, anlamayı ve ifade edebilmeyi öğrenir. Devamında ise diğer insanların da farklı duyguları olduğunu anlayabilir.
Ginott’un bu cümlelerini yetişkin dünyamıza taşıdığımızda “Birbirimize ne kadar duygu tavsiyesi vermeye çalışıyoruz?” sorusunu duyuyoruz. Tamamen iyi niyetle, yardımcı olabilmek hevesiyle o çok değer verdiğimiz insanın duygularını düzeltmeye çalışıyoruz. Seminer malzemesi olarak ezberlediğimiz empati ise nedense uygulamada pek işe yarayamıyor.
Duyguları kabul etmek, izlemek, fark etmek kocaman problemleri çözecek sihir değil elbette. Bununla birlikte  çok güçlü bir ilk adım:-)
Duyguların geçici olduğunu biliyoruz. Peki Siz, duygularınız geçmeden onları izlemek için ne yapıyorsunuz? Daha farklı neler yapabilirsiniz?
Sohbetlerinizde sadece duyguyu izlemek ayna olabilmek için neler yapabilirsiniz? Bazen bir şey yapmamak, yapıyor olmaktan daha zorlayıcı olabiliyor, yine de keyifli:-)
Mine Kobal Ok, ACC