Farkettiklerim1

İnanılmaz yoğun bir çalışma dönemi ardından (yoksa iki dönem arası mı demeliyim?) yaklaşık bir yıl öncesinden ayarladığımız Merve’mizin mezuniyeti için Duke üniversitesinin şehrine doğru NewYork üstünden uçtuk. Tüm aile comfort class da uçuyor. Ben de standart vatandaş tipi onların perdesinin hemen arkasındaki koltuktayım. Millerim o tarihte buna yetiyordu ve düne kadar da aklıma sınıf yükseltmek hiç gelmedi. (Bu da bir alt program mı ne?)
Çok şanslıyım (dım), tüm yanımdaki koltuklar boştu. Ancak şans böyle birşey işte. Sadece yanımdaki koltuğa yayılmayı umduğumdan sıranın orta koltuğuna oturmayı akıl edemedim ve hemen hop yanıma biri yerini değiştirerek oturuverdi. Ablam anında lafını esirgemedi. ” Bu tip durumlarda hemen orta koltuğa oturmalısın ki kimse gelemesin yanına.” Ankaralı olan ve Ankaralı kalan benim sanırım ikimiz arasında. Mutevazi ve tok gözlü:)) Bununla birlikte hayatta başarılı insanlar buna benzer fırsatları gören, atik davrananlar olsa gerek. Bu bir bakış açısı ve yaşam tarzı. Öğrenilebilir mi? Kesinlikle istenirse evet. İstiyor muyum? Bazen doğuştan böyle olsaymışım diyorum, genler ne tarafa çektiyse:)
Tümüne uzanıp uyuabilme şansımı böylece kaçırmış oldum, yine de şanslıydım tüm yol boyu önümde oturan koltuğunu hiç yatırmadı:) İyimserlik neyse ki güçlü özelliklerimden biri.
Canım ablam benden farklı olarak sadece gelecek planı yapmaktan anın tadına varamayanlardan. Üstelik gelecek planları hep “preventive” yani önlem alıcı. Düşünme tarzı gelecekte birşeylerin aksi gideceği şeklinde olunca şimdiki zamanı önce kendisine sonra da bizlere endişe soruları sorarak geçirtiyor. “Ya …..?” İle başlayan cümleler. Evet gelecek odaklı olmak çok önemli. Ben de geleceğimi düşünüyorum. Hep güzel ve her tür varlık içinde olmaya devam edeceğimi varsayıyorum. Allah korusun birşeyler ters giderse gittiği zaman çözüm ve gelecek odaklı olarak durumu ele alıyorum. Bazen sorguluyorum burada eksik olan birşey var mı diye? Sanırım iyimserliğimin yanısıra esas olan şimdi elimden gelenin en iyisini yapmak ve tembellik etmiyor olmak. Bunlara rağmen birşeyler olmuyorsa o zaman hiç takmıyorum.
Kesin doğru var mı? Yok tabii, herkes nasıl rahat ediyorsa. Yeter ki başkalarını rahatsız etmesin.
Şimdi ailemle olunca, henüz bir buçuk gün olmasına rağmen; aile içi dengeleri gözlemlediğimde nasıl herkesin daha birbirini gözetir, alttan alır olduğunu farkediyorum. Yıllardır yanlız yaşayan biri olarak bu bana çok zor gözükmekle beraber, bunu yapmak için insanı motive eden şeyleri görmemek de mümkün değil.
İşte bu aşamada ablamın “önlem alıcı” tarzı için geç kalmış olduğumu da farkediyorum. Yıllar öncesinden bugünkü ben için önlem alsaymışım, ben de şimdi bana kaos gibi gelen aile bireylerini idare etme, hep birlikte hareket etme durumlarına adapte olabilirmişim. Bir taraftan eş dost hep birlikte olmak, aileyle olmak, paylaşmak filan hoş geliyor da öte yandan bugün herkesten ayrı dükkanlara yanlız girebildiğimde neden bu kadar mutlu olduğumu anlıyor ve için için seviniyorum.