Gülmek Üzerine
Dün spor salonunda yürüyüş bandının üzerinde koşarken ekrandaki yazıyı bandı durdurup not aldım: “Koşarken gülümseyin, 17 kasınızı daha çalıştırmış olursunuz”
 
Bugün de bu notun devamında gülmek ve gülümsemek üzerine bir şeyler karalamak istedim. Öncesinde bir soru:Kimlerle birlikte olmak size iyi gelir?
 
Yazının başlığından kopya çekmenize hiç gerek yokO Çünkü çok iyi biliyoruz ki zaman geçirmek istediğimiz ve bize iyi gelen insanlar birlikte gülebildiğimiz insanlar... Güldüğümüzde “içimizdeki çocuk” ortaya çıkar. Ergenlikten bu yana “büyüdüğümüzü” kanıtlayabilmek için inşa ettiğimiz ciddi ego duvarlarının ardındaki çocuğun kahkaha sesleri duyulmaya başlar.
 
Ayrıca gülmenin bulaşıcı olduğunu da biliyoruz. Aynı asansörü bir kaç dakikalığına paylaştığınız iki liseli kızın gülüşmeleri bile, sadece aynı küçük metrekareyi paylaştığınız için bile sizi gülümsetebilir. Gülmek bulaşıcıdır. Tiyatroda, sinemada ya da tek kişilik gösteride hep birlikte güldüğümüz için karnımız ağrıyıncaya kadar güleriz. Evde tek başımıza aynı sahneleri izlediğimizde o kadar da gülmeyebiliriz.
 
Gülmeyi Ciddiye Almak
“Gülmek” ve “ciddiyet” aynı cümlede okumak nasıl geldi? Ben yazarken tereddüt ettim açıkçası. “Her şeyin yeri ve zamanı vardır.” diye öğrendik hep. Antik Yunan tragedyalarından kalan hatıra “gülünecek” duruma düşmek için bir eksiklik, bir hata olması gerektiğidir ne de olsa. Tragedyalarda soylular, yüceltilmiş kesim yer alırken, komedyaların malzemesi köleler ve alt tabakalardan insanlar olmuştur hep...
 
Zamanın büyük bölümünde eğlenmiyorum, geri kalan bölümünde ise hiç eğlenmiyorum.- Woody Allen
 
Yönetici Gülerse...
“Yönetim” sözcüğünün size çağrıştırdığı kelimeler neler? Bu soruyu yanımda oturan Uğur’a sorduğumda gelen kelimeler şöyle oldu: Otorite, karlılık, hedefler, disiplin, dirayet, delegasyon ve esneklik
 

Örneklem sayısını artırsam da etrafında dolaşacağım kelimelere yaratıcılık, empati, kriz, değişim gibi daha popüler eğitim konubaşlıklarını listeye eklesem de “gülmek”, “eğlenmek”, “keyif” gibi kelimelerin ilk sıralarda kendilerine yer bulacağını hiç sanmıyorum. Yine de yanıldığımı ummak istiyorumO
 
Yaptığımız espriler sayesinde son derece önemli mesajlar kabul görür, ciddi bir ifadeyle söylenen sözler kabul edilmez. –Freud
 
Üst düzey yönetici bir arkadaşımla telefonda konuşurken birden sesi donuklaştığında ve ciddileştiğinde odasına bağlı çalışanlarından birinin yanına geldiğini anlayabiliyorum. Duygusuz ve tuzsuz konuşmak için daha geçerli bir neden olabilir mi?
 
Yine de yönetici gülerse, çalışma arkadaşları da güler ve hep birliktedaha keyif alarak çalışırlar. Daha yaratıcı olurlar, daha mutlu müşteri hikayeleri yaratırlarO
 
Eğitimlerde Gülersek...
Önceki yıllarda seminer sorasında katılımcılar değerlendirme formlarına “çok eğlendiklerini”yazdıklarında, bir dolu sevimsiz tavıra karşı cevap vermek durumunda çok kaldım. Yine de ergenlerin, öğrencilerin, yetişkinlerin ve en müdürlerin gülerek yeni fikirleri ve becerileri satın aldıklarını inatla savunuyorum. Yeni bir şeyler öğrenmek neden sıkıcı olmak zorunda ki?Eğitim alanında çalışanların en önemli şikayetlerinden biri aktarılan malzemenin kısa zaman sonra unutulduğu gerçeğidir. Bir bakıma bu hafıza yoksunluğu, aynı eğitim programlarının defalarca satılabilmesi anlamına gelse de yine de bu konuya nasıl çözüm bulunabileceği üzerinde düşünülmeye devam edilir. Benim yanıtım “eğlenceli” eğitim programları tasarlamakO Ancak eğlenceli eğitim programları tasarlamak, ciddi bir içerik tasarlamaktan çok daha zordur.
 
Gülünce Neler Oluyor?
Tıp doktorlarının gülmenin bağışıklık sistemine iyi geldiğini söylemesi, bir kahkahanın bir kalem pirzolaya eşit olduğunu bilen bizler için çok da yeni bir haber değil. Biraz daha kanıta dayalı cümle kurmak için Kaliforniya Loma Linda Üniversitesindeki bir çalışmayı kaynak olarak kullanabilirim. Bu çalışmada 70 denek komedi filmleri izletilerek güldürüldü, eş zamanlı olarakda damarlarına takılan kateterden kan örnekleri alındı. Yapılan incelemelerde katılımcıların kanlarındaki gamma interferon düzeyinin yükseldiğini ve T-hücresi sayısının artığı görüldü. Daha da iyi haber bir gün sonrasında bile, aynı zamanda sıkıcı bir film izlemiş olan karşılaştırma grubuna göre kanlarında daha çok bağışıklık maddesine rastlandı. Sonuç: Gülmek bağışıklık sistemine iyi geliyorO
 
Yapılan çalışmalar ayna karşısında dudaklarınızı yukarı doğru kıvırarak, ve gözleriniz yanındaki (potansiyel) kaz ayaklarını biraz daha görünür kılarak gülümsemenin sonucunda beynimizin aynı tepkiyi verdiğini söylüyor.
 

Güldüğümüzde ağrılarımız azalıyor, güldüğümüzde stresimizden kurtuluyoruz ve Osho’ya göre güldüğümüzde düşünmekten vazgeçiyoruz. Sanırım ciddi yöneticiler hep düşünen kişiler olarak algılanmak istedikleri için gülmemeye çalışıyorlar.Birlikte güldüğümüzde ise aramızdaki bağ güçleniyor, o anlara ilişkin daha parlak anılarımız oluyor. Sonrasında o sahneleri hatırladığımızda yine gülüyoruzO
 
Güldüğümüzde düşünmüyoruz, çocukluğumuza dönüyoruz, yani tüm olası çağrışımlara açık oluyoruz ve yaratıcılık potansiyelimizle tanışıyoruzO
 
Ortalama bir çoçuk günde 300 kez gülerken, bir yetişkinin sadece günde 15 kez güldüğü bilgisine google.com iki tık sonrasında bize söylüyor.
 
Bir Kaç Soru:
-Daha çok gülmek için ne yapmak istersiniz?
-Sevdiklerinizle birlikte daha çok gülmek için neler yapmak istersiniz?
-İşyerinizde, çalışma arkadaşlarınızla daha çok gülmek için neler yapmak istersiniz?
-Daha çok gülebilmek için ilk atacağınız adım ne olurdu?
-Daha çok gülmek için sahip olduğunuz kaynaklar neler?
-Daha çok gülen biri olduğunuzda yaşamınızın diğer alanları bu durumdan nasıl etkilenir?
 
Ek not: Iphone için gülme uygulaması için aşağıdaki adrese tıklayabilirsiniz.
 
http://www.iphonefootprint.com/2008/11/laughing-club-comes-to-the-iphone-you-shake-ilaugh-in-the-app-store/
Mine Kobal Ok