İnadına Mutlu Olmak
“Mutluluk” gibi pembe sözcüğün yanında, köşeli ve zorlayıcı “inadın” ne aradığını merak edebilirsiniz. Şöyle ki hayat zorlaşıyor, bize sunulan imkanlar bizi oburlaştırıyor, her geçen gün yaşamda kalabilmek için kendi başarı hikayemizi yeniden yazmak zorunda kalıyoruz. Bu zorlayıcı cümleleri içimizden geldiği farklı çerçevelere yerleştirmek de çok kolay. Ekonomik konjonktürden başlayıp, dünya genelindeki gelir dağılımına, çevre kirliliğine ya da küresel ısınmaya dokunabiliriz. Sürekli koşan, hiçbir şeye zamanında yetişmeyi becermeyen ve ısrarla daha fazla tüketerek kendini hissizleştirmeyi seçen bir toplum resmi çizmek çok kolay, rakamlarla tüm bu gri tabloları da desteklemek de hiç zor değil. Bizi nelerin mutsuz ettiğini de uzun uzun yazabiliriz. Memleketi, diğer ülkeleri, sistemleri, alışkanlıkları da suçlayabiliriz. Hatta olumsuz yaklaşımın, bizi risklere karşı koruduğunu, B planlarımızın proaktif olmamızı sağladığını da söyleyebiliriz, ki kısmen doğru olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte zor olan, “gerçekten” inadına mutlu olmayı başarabilmek O
 
Okuyarak, yazarak, ahkamlar keserek ya da Hindistan’da sessizlik oruçları ile aç kalarak, olmadıysa Nepal’de turuncu çarşaflara sarılarak mutlu olunduğuna inanmıyorum. Mutluluğun bir seçenek değil, tüm zor koşullara inat var olma nedenimiz olduğuna inanıyorum. Yaşam zor, daha da zor olmaya devam edecek (nokta). Bu yüzden tüm zorluklara inat gülümseyerek mutlu olmayı öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü mutlu olduğumuzda zorluklarla nasıl başa edebileceğimizi bilebiliyoruz. Muhteşem bir paradoks değil mi?
 
Yılın son gününün, acısıyla tatlısıyla biten seneyi değerlendirmek için en uygun olan tarih olmasının verdiği cesaretle bugün yazıyorum.
 
2010 Nasıl Geçti?
 
Yaşamımın tüm alanlarına özel, sosyal profesyonel, hobiler gibi baktığımda, 2010 en zorlayıcı yıl sıralamasında ilk sırayı açık ara kapacaktır. Bu cümlenin içerisinde yakın zaman etkisinin ne kadar yanıltıcı bir çarpan olduğunu bilemiyorum, yine de bu kadar çok belirsizlikle sınava girdiğim başka bir yıl hatırlamıyorum.
 
Bununla birlikte 2010 yılında inadına mutlu olmayı öğrendim, değerlerim için nelerden vazgeçebileceğimi gördüm. Sıkıcı, başı sonu belirli, gri bir dünyadan, bir dolu risklerin olduğu zorlu bir dünyaya geçme “cesaretini” gösterdim. Bazı eski arkadaşlıklarım sisteme çarptı, bununla birlikte yeni tanıştığım çok keyifli yeni hediyelerim oldu. Hepsinden kendimle ilgili, kendileriyle ilgili bir şeyler öğrendim. Kendime “Aferin Mine” dediğim bir yıl oldu 2010O
 
-Can ile ortak oldumO
-Coaching House kuruldu.
-Coaching House Arnavutköy ofisimiz oldu.
-Yeni yeni müşterilerimiz olduO
-Üniversitede öğrencilerim oldu.
-Değişim Koçluğu blogum oldu.
-Yeni evimize taşındık.
2011’e notlarım ise bir sonraki yazıdaO
 
İnadına mutlu olacağımız yeni bir yıl olsun hepimiz için