Mutluluk Üzerine

Biz düşlerin malzemesiyiz.  W.Shakespeare 

Bu sözle bir kaç kez karşılaşmış olmama rağmen, son karşılaşmamızda çantamdaki küçük not defterine gerçekliğini, olasılığını tartışmadan/ sorgulamadan yazdım “Biz düşlerin malzemesiyiz” diye. Sonrasında da aklıma şu soru geldi; “Sadece düşlerin malzemesi isek daha mutlu olmamız gerekmez miydi?” 

Önce tipik bir öğrenci olarak içinde bir şeyleri ertelemeyi biraz meşrulaştırmak da olsa mutlulukla ilgili araştırma yaparak başlamaya karar verdim. Çeşitli dillerde sözlük anlamları, kimler neler demiş, antik çağlardan bu güne kadar değişen bir şeyler var mı diye elime ne geçirdiysem okudum. 

Mutluluk nerede? 
Aristo mutluluğu hayatın amacı olarak tanımladığından bu yana mutluluk tüm dönemlerde, tüm coğrafyalarda düşünülen, tartışılan bir konu olmaya hep devam etmiştir. Aristo mutluluğu/ erdemi hayatın amacı olarak tanımlarken, Kant’a göre mutluluk bütün arzularımızın tatmini olduğu için, bu dünyada ulaşılamayacak bir durum olmaktadır. Doğu felsefesine baktığımızda Buda, mutluluk için bırakmayı bilebilmektir der. Coco Chanel ise kendisinde yöneltilen bir soru karşılığında mutluluğun Avrupai bir duygu olmadığını, mutluluğun sadece ineklere özgü bir durum olduğunu söylemiştir. Mutluluk herkes için başka bir yerlerde olabilir; 

Freud’a göre: (lieben und arbeiten) sevmek ve çalışmaktır. Charles Schultz’a göre küçük bir köpek yavrusudur. (Snoopy) Konfüçyüs’a göre mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur. “Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanin boyu hizasındadır.“ 

Size göre mutluluk nerede? Mutluluk, kovaladıkça ya da siz fark ettiğinizde kaçan, yoksa siz durduğunuzda üzerinize konan kelebek midir? İçimizde midir mutluluk, yoksa dışarılarda bir yerler de mi? Bireysel mutluluk olabilir mi, yoksa mutluluktan söz edebilmek için toplumsal mutluluktan mı başlamamız gerekir? 

Yazmak istememim amacı, üç adımda içinizdeki mutluluk kaynağını ortaya çıkarmak, sizleri pek mutlu bireylere dönüştürmek değil, sadece soru sormak, biraz yüksek sesle düşünmek o kadar… 

Memnuniyetsiz Sokratesler 
John S.Mill’in “halinden memnun bir domuz olmaktansa memnuniyetiz bir insan olmak, halinden memnun bir ahmak olmaktansa memnuniyetsiz bir Sokrates olmak daha iyidir. Ve eğer bir ahmak ya da domuz farklı bir düşünceye sahipse meselenin sadece kendi cephesinden olan kısmını bilebildiği içindir” tesellisi sonrasında memnuniyetsiz olmanın iyi bir şey olduğunda hem fikir olabiliriz. Bununla birlikte John S.Mill’e katılıyor olmak beraberinde mutluğu getirmiyor. 

Ancak mutsuz ve memnuniyetsiz olmak, biraz da uykusuzluk gibi… Çok çalışıyorum, pek yoğunum, ben olmazsam hiçbir şey yetişmeyecek ben de uyuyamıyorum demek, bu yoğunlukla beslenen bir ego cümlesi… Mutlu olamayacak kadar çok çalışıyorum, beklentilerim çok yüksek, keşke çok yıl önce yaşasaydım, keşke küçük bir köyde kasabada yaşasaydım, basit ama mutlu bir hayatım olurdu demek de yine aynı şekilde, mutsuzluktan beslenen bir egonun sesi… 

Alain de Botton, Consolations of Philosophie (Felsefenin Tesellisi) adlı kitabında, antikçağ bilgeliğinden teselli aramayı verenlerin en önemli örneklerinden biridir. Terör. Ekonomik durgunluk. Savaşlar. Modern dünya güvensizliklerle dolu... Ancak dertlerimiz eskiye göre hala aynı, pek değişmedi: Zihinsel huzur daima ulaşılmaz oldu, bununla birlikte binlerce yıldır bilge insanların buna bir yanıtı var: Felsefe… 

İlk soru: Sizin yaşamınızın anlamı ve amacı ne? Sizi nelerin mutlu edebileceğini düşünüyorsunuz? 

daha iyi bir iş daha sevgi dolu bir eş daha çok para ilk bebek, ikinci bebek daha güzel görünmek daha kocaman eve sahip olmak on kilo vermek daha çok tanınmak 

Verdiğiniz yanıtlar yukarıdaki başlıklarla benzerlik gösteriyorsa, bir kötü bir de iyi haberim var size… 

Kötü Haber: 
Keşke reklamlarda taahhütler gerçek olsalar demekle birlikte, pazar gazetelerindeki havaalanına 1o dakika uzaklıktaki, kapanmayan yeşil manzaralı, pilatesli, spalı sitelerdeki hayallerinizdeki villaya en uygun ödeme koşulları ile sahip olduğumuzda mutluluk da tapu senedinin yanında bize sunulmuyor. En spor, kırmızı arabalar da, üçüncü yaşlarını tamamladıklarında, ne de havalı arabam var, çok da mutluyum demenize neden olmuyor. On kilo verince de hayatınızdaki tüm sorunlar verdiğini kilolarla birlikte sizi terk etmiyorlar. Çocuklar doğal bir morfin etkisi yaratmakla birlikte, aslında tüm hayatınızı ele geçiyorlar, okulları, sınavları… Kalıcı mutluluktan söz ediyorsak, bu listedeki maddeler üzgünüm ki sadece kısa süreli mutluluklar yaratabiliyor… 

Şimdi de İyi Haber: 
Gerçekten mutlu olmak için; mutluluğunuzun üzerinde düşünmek/ çalışmak, sorular sormak, ev ödevlerini yapmak doğru başlangıç noktası olacaktır. İsterseniz bu bahaneleri yönetebilesiniz, ya da isterseniz elinizi taşın altına koyarak, kendi mutluluğunuzun sorumluluğunu taşıma cesaretini göstererek, çalışmaya başlayabilirsiniz, en azından yüzde kırklık oran için… 

Mutluluğun sorumluluğunu taşımak, kendimizi gerçekleştirmek için neler yaptığımızın bir sonucudur. Nasa’daki temizlik görevlisinin kendisine ne iş yaptığı sorulduğunda ”uzaya insan gönderiyoruz” ya da bir taş ustasının katedral yapıyoruz demesi gibi… Ben yoksam resim eksik kalacak, ben bu kocaman resim için önemli bir parçayım diyebilmek, ne yapıldığının değil, nasıl yapıldığının yanıtıdır.