Mutluluk Zamanı

Elde etmeyi çok istediğiniz bir hedef için deli gibi çalıştığınız sonunda da başarılı olduğunuz, ancak sizde “Peki şimdi ne olacak, bu muymuş hepsi?” tadı bırakan bir sahneniz var mı geçmişten gelen?

Lise yıllarında üniversite sınavı için hafta sonları kurslarına gitmek, sonra da en istediğimiz fakültenin bizim ayaklarımızı yerden bir türlü kesemediğini yaşamak. Okul sonrası mülakatlar için her türlü tanıdığı araya eklemeye çalıştığınız, neredeyse kapılarında yattığınız iş görüşmesi olumlu sonuçlandığında beklediğiniz kadar mutlu olduğunuzu söyleyebilir misiniz? İşe girdikten sonra bir terfi etsem de arabam, sekreterim daha kocaman ofisim olsa diye tatil yapmadan ve ailenizi biraz daha dişlerini sıkmaya ikna ederek geçirdiğiniz iki yıl sonrasında her sabah daha mı mutlu işe gitmeye başladınız?
 
Harvard Üniversitesinde 2002 yılından bu yana okutulan ve yakın dönemde her dönem 1.400’ün üzerinde öğrencinin seçtiği pozitif psikoloji dersinde yanıt aranan en kilit sorulardan birini dersin hocası Tal Ben Shahar böyle özetlemektedir. Felsefe ve psikoloji eğitimi almış olan Shahar bu derste mutluluğa kişisel gelişim kitaplarının sunduklarını iddia ettikleri hap çözümlerden daha farklı olarak akademik bir bakışla ve pratikte kendine alan yaratan koçluk sorularıyla yaklaşır. Böylelikle sadece teorik bilgi olarak bakıldığında “Yeni bir haber nerede?” diye sorabilecekken, uygulamaya yönelik ev ödevleri gerçekten önce bireysel, sonra da toplumsal anlamda farkındalık için en etkili adımları attırıyor olmalı diye düşünüyorum. 2002 yılında ilk kez mutluluğu kredili ders olarak açtıklarında sadece 6 öğrenci devam etmek isterken, bugün 1.400 öğrenci ve çok bin okuyucu kitlesinden söz edebiliyorsak teori ve pratik arasında güçlü bir bağlantıdan da söz edebiliriz.
 
Freud’un şimdiki zaman hazzına dayanan mutluluk tanımı ile Frankl’ın amaca dayanan mutluluk tanımını birleştiren Shahar hamburger modelini böylelikle tanımlar.
 

İlk bakışta zaten kendini açıklayan modeli bir cümle ile açıklamam gerekirse dün akşam Emre’ye yaptığımız konuşmadan yola çıkarak“Şimdiki zamanda mutlu olmak ve gelecekte mutlu olmak arasındaki sizin ilişki tanımınız nasıl?” sorusunu seçerdim.
 
Emre şimdiki zamandan gerçekten keyif almayı öğreten nefis bir kaynak benim içinO Ergenliğin tüm hormonal dengesizliklerine rağmen Emre’nin bir kere bile “keşke...” diye başlayan bir şikayet cümlesi kurduğunu duymadım. Geçmişteki pembe anılarından bahsetmeyi sevmesine rağmen, sevimsiz hiç bir anıyı tekrar gündeme getirip kendisini ve çevresini asla üzmeyen bir ergenden bahsediyorum. Yaklaşımının örnek aldığım/ almaya çalıştığım kısmı ise bunu zorlayarak, odaklanarak veya bilinçli yapıyor olmaması, sadece öyle olduğu için sabah şarkı söyleyerek “matematik sınavına” gidebiliyor. Çünkü şimdi şarkı söylemek zamanı Emre için, matematik sınavına ise daha çok varO
 
Şimdiki zamanda mutlu olmak başlığında tüm puanları toplayan Emre’nin geleceğe ilişkin hedefleri, amaçlarını sormak ise çok da uzun sürecek bir sohbet konusu olamıyor. Çünkü “geleceğe yönelik amaçlar için şimdi tadımı kaçırmanın anlamı yok” saptaması hemen orada duruyor. Ben Shahar bu çeyreği abur cubur olarak tanımlıyor, televizyon karşında yenen cipsler, dondurmalar nefis olmakla birlikte gelecek kaygısından o kadar uzak kiO
Umarsızca ve tadını çıkarak abur cubur yiyebilenlerin nasıl kıskanıldıklarını yazmama gerek yok sanırımO
 
Rekabetçilerde ise durum Hedonist Emre’ninkinin tam tersi, “gelecekteki havuç o kadar değerli ki, tüm acılara katlamaya hazırım” ile kocaman –meli, -malı fiilleri ve altında kaybolunan bir sorumluluk şapkasından başka bir şey görmeyebiliyorlar. Sınavda derece yapmak, en yüksek notu almak, birinci olmak için sevdiği bir filme gitmekten vazgeçenler, hatta gitse bile amacına ihanet ettiği suçluluğu ile iki saati işkenceye dönüştürebilme potansiyelini taşıyanlar bu çeyrekte yer alıyorlar. Lise son sınıftaki kendimi düşündüğümde bu resmi o kadar net canlandırabiliyorum ki, tüm yıl boyunca bir kez sinemaya gitmiştim, öncesinde ve sonrasında kaç kez “Şimdi ben buradayım, ancak birileri test çözüyor ve öyle bir sorunun ipucunu öğrenecek ki, benim yanlış yaptığım soruyu o doğru yapıp, yüzdelik dilimde önüme geçecekler, eyvah!!!” Rahmetli Patrick Swayze ve Demi Moore’un Hayaletinin bendeki romantik hikayesi sadece “eyvah!!!” olmuştu. Matematik sorularını bulmaca tadında çözmekten çok çok keyif alan ben bile tüm yılımı yüzdelik hesaplara boğulmuş olarak geçirdim.
Ben Shahar bu çeyrektekileri restaurantta sebzeli burger ısmarlayan kişiler olarak tanımlıyor. Binlerce kalorilik hamburgeri yeseler bile, sonrasında kaç kilometre koşacaklarını düşünmekten tadını çıkaramayan bu çeyrektekilere iyi davranınO
 
Nihilistlere gelince “şükür” diyebiliyorum sadece. Geriye dönüp baktığımda yaşamımın hiç bir döneminde şimdiki zamandan ya da gelecekten mutlu olmaktan ümidimi kesmedim. O an çok da mutlu olmadığım, canımın acıdığı dönemlerde gelecekten hep iyi bir şeyler beklemeye inandım, beklemekten fazlası daha da çok koşmaya/ odaklanmaya inandım. İyi ki deyip, daha farklı bir yol aramak istedim. Ya da geleceği unutup, sadece anın tadını çıkardığım eğlendiğim sahnelerim de oldu. Shahar nihilistlerin şimdiki ve gelecek zamandan ümitleri olmamasının sonucunda geçmiş zamana bağımlı olabileceklerini de söyler. Bu referans ile “Geçmiş güzel günler ve devamında acıklı uzun uzun ahhh...” cümlelerinin sahiplerine de gönderme yapabiliriz.
 

Hamburger alanı ise (Shahar’ın kendi tercihi, daha sonra kitabın ilerleyen sayfalarında lazanya metaforunu da kullanıyor) şimdiden keyif almakta birlikte, gelecekteki amaç için de bir şeyler yapmayı içeriyor. Şimdiden keyif almak sürekli kahkahalarla ve pek mutluyum diyerek dolaşmak tabiiki değil, tabiiki yaşanan zorluklar, eyvah anları var, ancak tüm hikayeye bütün olarak bakıldığında genel anlamda memnuniyetin öne çıkmasından bahsediyor. Duygularımız bizi harekete geçiren en etkili güdü ise (e-motion: ingilizce bu anlamda daha çok malzeme veriyor) duygularımızı şimdiki zamanda yaşamak, farkında yaşamak hazzı da beraberinde getiriyor. Limbik (duygusal) beynin yaptığı da bu, bizde ve tüm memelilerde... Ancak tüm yaptıklarımız bizim var oluşumuza anlam katıyorsa, aldığımız haz hayallerimize ulaşmamızı sağlıyorsa, işte tam bu noktada lazanya/ hamburger farkındalığı yaşayabiliyoruz. Varoluş için anlam arayışı ise sadece biz insanlarda var, şimdi ve gelecekte tadını çıkarmak için neler yapıyoruz? Daha farklı neler yapabiliriz?
 
Mutlu muyum yerine, daha mutlu olmak için neler yapabilirim diye sorduğunuzda mutluluk zamanınıza ilişkin neler söyleyebilirsiniz?
 
Benden bir kaç yanıt: Benim için paylaşmak var oluşa yönelik bir amaç, bununla birlikte üniversitede ders vermek, yazı yazmak, seminer yapmak, koçluk yapmak bu amacı besleyen muhteşem şimdiki zaman araçlarıO
 
Sizin yanıtlarınız neler?
 
Mine Kobal Ok