My Fair Lady

“Kıbrıslı heykeltıraş Pygmalion kusursuz bir kadın heykeli yapmaya çalışır. Fildişinden yaptığı bu eser o kadar muhteşem olur ki, kendi serine aşık olur Pygmalion. Ama Galatea ismini verdiği heykel onun aşkına karşılık veremediğinden, o da da Venüs’e yalvarmaya başlar. Sonunda Venüs adamın dileğini yerine getirir ve Galatea ile Pygmalion birlikte çok mutlu bir hayat sürerler.”

Bu romantik mitolojik hikayeden pek etkilenen Bernard Shaw “Pygmalion” oyununu yazar. Daha sonraki yıllarda (1964) My Fair Lady adıyla sinemaya uyarlanan Audrey Hepburn’un başrolde oynadığı öykü hepimize tanıdık gelecektir.

“Profesör Higgins yağmurlu bir gecede Londra’da  opera çıkışında muzip, hırçın ve berbat bir aksanla argo konuşan çiçek satan Eliza Doolittle’a rastlar. Higgins kendisi gibi dil bilimci yakın arkadaşı ile bahse girer, bahis konusu çiçekçi  kızın bir hanımefendiye dönüşmesidir. Filmin unutulmayan cümlesi ise Eliza’nın profesörün arkadaşı ile arasında geçen konuşmada yer alır: “Bir hanımefendi ile çiçekçi kız arasındaki fark nasıl davrandıkları değil, onlara karşı nasıl davranıldığıdır. Profesör bana çiçekçi kız gibi davranıyor, ancak sen bana bir leydi olduğumu hissettiriyorsun.”

Düşüncelerimiz, davranışlarımız ve kaderimiz arasındaki ilişki de böyle çalışıyor. Kehanetler de kendilerini doğruluyor. Kendimizi neye inandırdığımız, nasıl hissettiğimiz, nasıl davrandığımızı ve sonuçları yaratıyor ( ya da sonuçları etkiliyor). Bununla birlikte çevremizdeki kişilere de nasıl davrandığımız onların sonuçlarını etkiliyor. Sevdiğimiz ve bize güvendiğini bildiğimiz öğretmenin dersinden daha yüksek not almanın tam olarak da nedeni bu. Biraz sorguladığımızda yumurta ve tavuk ilişkisine tabii ki çarpabiliriz. Aslında nereden bakarsak bakalım güven ilişkiyi ve sonuçları etkiliyor. Güvenimizi hangi anlarda ve ne şekilde ifade ediyoruz? Nasıl algılanıyoruz? İşte fark yaratacak ince alan da burası:-))

Soru: Kimlere bir çiçekçi kız, kimlere bir leydi gibi davranıyorsunuz? Sizin için değerli olan kişilere güveninizi nasıl ifade ediyorusunuz? Nasıl algılandığınızı düşünüyorsunuz? Ya da böyle algılandığınızı nereden biliyorsunuz?

Mine Kobal Ok